Sir Arthur’un Hakkında Bilmediğim


Sherlock Holmes Ne yapıyor ?

Akıllarda merak uyandıran ve aslında hiç var olmamış bir kişilik Sherlock Holmes. Sir Arthur Conan Doyle isimli yazarın yarattığı müthiş kahraman. Sherlock, aslında Sir Arthur’un gerçek hayatta da kahramanıydı. O bir doktor. Arthur’un üniversite hocası Dr. Bell, Sherlock’un kullandığı teknikleri gerçek hayatta uygulayan bir adamdı -ama dedektif değildi. Şöyle ki; kendisine tedavi için gelen hastaların nereden geldiklerini, ne tür problemleri olduğunu, gelirken neler yediklerini-içtiklerini Sherlock gibi okuyabiliyordu. Ve bu teknikleri, öğrencilerine de öğretiyordu -Meselâ Sir Arthur.
Bizim bildiğimiz Dr. Watson, aslında Sir Arthur; Sherlock da Dr. Bell’dir. Buradan çıkaracağımız sonuç: Dr. Bell’in, Sherlock’un tekniklerinin temelini attığı ve Sir Arthur’un da bu temeller üzerine mükemmel bir zekâ eseri olan karakteri yarattığıdır.


Sherlock Holmes filmlerini izleyen -ki Sherlock için onlarca film ve dizi çekilmiştir- herkes bir süre sonra etrafına biraz daha dikkatli bakmak için çaba harcar; onun gibi olmaya çalışır. Oturacağı kanepenin üzerini inceler, insanların mesleklerini tahmin etmeye çalışır vs. Ama bunlar işin ilerleyen safhaları. Sherlock’un bizden en önemli farkı, görüş açısının genişliğidir. Şöyle ki; Biz Sherlock gibi olmaya çalıştığımızda detaylerı inceleriz. Meselâ Sherlock dizisindeki bir bölümden küçük bir parçaya bakalım.
Bütün kapılar kapalı ve zorlanmamış, pencerelerden biri aralık, ancak daire binanın orta katlarında, yani katilin pencereden girme olasılığı çok düşük. Ceset, yatağın üzerinde ve başının sağ ön tarafından tabanca ile vurulmuş. Tabanca da sağ elinde duruyor.
Polisler, bunun bir intihar olduğunda hemfikir iken; Sherlock, cinayet olduğunu söylüyor. Neden? Polislerin ilgisi, tamamen cesedin üzerine yoğunlaştığından, etraflarına bakmayı ihmâl ediyorlar. Sherlock, telefonun sol tarafındaki not defterinin, üçlü prizlerin sol tarafındakilerinin kullanıldığının ve yatağının sol tarafındaki komidinin farkında çünkü. Adam solak ise neden sağ eliyle ateş etsin ki?
Sherlock’un yaptığı en önemli şey işte bu. Önce genele bakıp daha sonra detaya iniyor. Bizler ise ya sadece genele ya da sadece detaya bakıyoruz.
Ayrıca Sherlock’un en önemli tekniği ‘tümden gelimdir’. Önce ihtimâlleri sıralar, ve tek bir ihtimâl kalana dek eler. Elinde kalan tek şık kesinkes doğrudur. Çünkü başka ihtimâl yok. Bunu yapabilmek müthiş bir dehâ motivasyonu ve güçlü bir hafıza gerektirir.
Sherlock hafızasını nasıl verimli kullanıyor? Sherlock’un kullandığı teknik ‘Zihin Sarayı’. Anlaması ve anlatması gayet basit ama öğrenmek ve uygulamak o kadar da basit değil. Zihin sarayı tekniği, hayalinizde oluşturduğunuz üç boyutlu bir yapı aslında. Bu yapı, daha önceden ezbere bildiğiniz bir yer olursa kullanması daha kolay olacaktır. Yapımızın içini çeşitli bilgilerle bir düzene göre eşyalarla dolduruyoruz. Meselâ E=m.c.c formülünü ezberlemek için zihin sarayımıza yerlerştirmek istiyoruz. Giriş kapısından, oturma odasına kadar uzanan hôl boyunca yerde serili olan halı, bizim Einstein formülümüz olacak. Kapıdan girdim, yerde bir el feneri var. Feneri yaktım, önümde bir terazi var. Teraziyi geçince meleyen bir koyun ve iki tane de hilâl şeklinde ay var.
Bu sadece basit bir örnek. Herkesin kafasında oluşan zihin sarayı farklıdır. Siz de kendi bilgileriniz için barakalar, evler, konaklar, saraylar inşa edebilirsiniz.
Sherlock’un bir diğer özelliği de zekâsıdır. Zekâ ve özellikle dehâ seviyesi daima yüksek bir kişidir Sherlock. Daima yaratıcı ve hızlı bir düşünme sistemi kullanmaktadır. Bu şekilde neredeyse bütün bilimlerde alanlarının uzmanlarından daha ayrıntılı ve doğru bilgilere sahiptir.
Sherlock aynı zamanda bir dövüş makinesidir. Zayıf ama çevik vücudunu, boy avantajı ile birleştirip mükemmel bir şekilde kontrol etmektedir. Bütün dövüş sanatlarında uzmandır.
Bir dava üzerinde çalışırken uyumaz, yemez, içmez; kendini tamamen davaya odaklar. Sindirimin, düşünceyi yavaşlattığını ve uykunun da zaman kaybı olduğunu düşünmektedir.
Sherlock’un gözlem teknikleri o kadar ileri gitmiştir ki; Sherlock, kişilerin düşüncelerini bile okumaya başlamıştır. Aslında düşünürken farkında olmadan yaptığımız davranışları ve bıraktığımız izleri tapi ederek Sherlock, bizim kişiliğimizi ve düşüncelerimizi tahmin edebilir.
Sherlock’un ağabeyi Mycroft da en az Sherlock kadar iyi bir gözlemcidir. Hattâ Sherlock da kendisinden daha iyi bir gözlemci olduğunu itiraf etmiştir. Mycroft daha hantal ve ağır olmasıyla birlikte daha ağırbaşlı işlerle uğraşmaktadır.
Irene Adler da Sherlock’unkilere benzer yöntemler kullanan ve zekî bir kadındır. Sherlock’a kafa tutabilecek tek kadın Bayan Adler’dır.
Dr. Watson, Sherlock’un tek dostudur. Sherlock ile birlikte yaşarken yavaş yavaş onun tekniklerini öğrenme çabasındadır. Aslında gizliden gizliye Sherlock üzerinde bir hata arayışındadır. Tam ‘İşte bu sefer faka bastın’ derken, Sherlock hep işleri aslında önceden görüp kontrol etmektedir.
Burada Sherlock’un asıl yaptığı iş aslında bunlardan daha geneldir.
Sherlock, bizim imkânsız sandığımız ve uğraşmanın zaman kaybı olduğunu düşündüğümüz şeyleri araştırıp irdelemekle kalmamış, altını üstüne getirmiş bir kişiliktir.
Mustafa ŞENTÜRK

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Soru ve Cevaplarla Kompanzasyon

Aktif Güç Nedir,Reaktif Güç Nedir

Thevenin Teoremi İle İlgili PDF ler