Uçaklara Ylıdırım Düşer mi ? Düşerse uçak zarar görür mü ?, düşer mi ?,Nasıl bir önlem alınmalıdır ?


Uçaklara Ylıdırım Düşer mi ? Düşerse uçak zarar görür mü ?, düşer mi ?,Nasıl bir önlem alınmalıdır ?


           Uçakların yıldırıma karşı ana korunma yöntemi,  dış yüzeylerinin, alüminyum ağırlıklı çok iyi iletken bir metal alaşımından yapılmış olmasıdır. Bir uçak bu haliyle, dış dünyaya, iletken bir cisim olarak görünür. İletkenlerin üzerine bindirilen yükler ise, sadece dış yüzeyinde kalır.


            Bu durum uçakların yıldırmla çarpılamayacağı anlamına gelmez. Nitekim, alttaki resimde, bir F106B uçağının pilotu ve pilotun başının bize göre sol tarafında, uçağın kuyruğuna isabet eden bir yıldırım görülüyor. Her yolcu uçağı ortalama olarak, yılda en az bir yıldırım isabeti alır. Ancak, bir ‘Faraday kafesi’ gibi davranan uçak, yıldırımın üzerine akıttığı yükü, etrafındaki havaya verir. Hatta, uçak fırtınalı bir havada seyahat ederken bazen, elektrik yüklü olmakla beraber yıldırım üretmeyen bir bulutun içine girdiğinde, aksi halde oluşmayacak olan bir yıldırımı tetikleyebilir. Bu durumda pilotlar, kabinin hemen önünde, parlak beyaz bir deşarjın uçağa doğru geldiğini görebilir. Böyle bir olay, pilotlarda, birkaç saniye süreli görme körlüğüne yol açabilir. Bu nedenle pilotlar genelde, fırtınalı havalarda dahi güneş gözlüğü takarlar. Deşarj uçağın dış yüzeyini yalayarak, ağırlıklı olarak kuyruktan geriye doğru olmak üzere, tekrar havaya karışır. Adeta tıpkı, üzerine fırlatılan bir kova suyun yapacağı gibi...

             
Yıldırımın yol açtığı akım, uçağın dış yüzeyini yalayıp geçerken; iletilen yükün küçük bir kısmı, uçağın metal dış yüzeyindeki, örneğin pencere gibi açıklıklardan içeri girebilir ve eğer yolu üzerinde duyarlı elektronik aletler varsa, bunlarda arızalara yol açabilir. Bir de dış yüzeyden iletilen akımların, içerdeki metal eşyada endüklediği, küçük miktarlarda da olsa, gerilim ya da akımlar, hatta bazen kıvılcımlar vardır. Önlem alınmadığı takdirde, bunların da keza, duyarlı elektronik aletlerde arızalara yol açması mümkündür. Hatta, eğer sözkonusu olan ‘iç metal aksam,’ yakıt deposunun veya yakıt nakil borularının metal yüzeyleri ise, içeride oluşacak bir kıvılcım, buharlaşmış yakıtın alev alıp patlamasıyla dahi sonuçlanabilir. Bu aletlerin, yakıt deposunun ve borularının, yıldırımın bu olası etkilerine karşı korunması gerekir. Korunma yöntemi kabaca; sözkonusu metal aksamın, uçağın dış metal yüzeyine bağlı metal, dolayısıyla iletken bir ağla kafeslenmesidir.

           Bu önlemler, 40 yıl öncesine kadar alınmıyordu. 1962 yılında, ABD havayollarından birine ait bir uçağa yıldırım isabet etmiş ve oluşan bir kıvılcımın yakıt tankındaki yakıt buharlarını ateşlemesi sonucunda bir patlama gerçekleşmişti. Uçak, 81 yolcusuyla birlikte düştü. Bu olaydan sonra uçaklarda, yakıt tankı ve yakıt nakil borularını, yıldırım kaynaklı kıvılcımlara karşı koruyacak güvenlik sistemlerinin bulunmasını şart koşan bir kural kabul edildi. Yıldırım isabetiyle en son, 1981 yılında, 21 kişilik küçük bir Alman uçağı düştü.

           1980’li yıllarda yıldırımlar hakkında NASA tarafından yürütülen bir araştırmada, bir F106B jet uçağı, 1400 fırtınanın içinden geçirildi ve uçağa 700’den fazla yıldırım isabet etti. Bu incelemeler sırasında, yıldırımlar uçağa zarar vermemiş, fakat toplanan veriler, oldukça küçük elektrik akımlarının oluşabildiğini ve bu akımların, duyarlı elektronik aygıtlarada arızlalara yol açabileceğini göstermişti. Sonuç olarak, bu araştırma; yakıt tankı ve borularına ek olarak; uçaklarda giderek daha fazla kullanılmaya başlanan duyarlı elektronik aksamın da güvenlik sistemleriyle donatılması kuralının getirilmesine yol açtı.

           Bilindiği kadarıyla dünyada, 1981 yılından bu yana, yıldırım isabetiyle düşen uçak yok. Gerçi 2000 yılında Çin’de, Çin yapımı bir uçağın ‘yıldırım isabet ettikten sonra’ düştüğü açıklandı. Fakat kazanın nedeni hakkında ayrıntılı bilgi verilmediği gibi, uçağın hangi yıl yapıldığı, yıldırıma karşı güvenlik sistemleri içerip içermediği bilinmiyor.

             Son olarak; yeryüzünde yıldırımlara veya aşırı yüklere karşı ‘topraklama’ yapılmasının nedeni, yerkürenin sığasının (kapasitans) çok büyük olması ve bu yükleri; gerilimi artmaksızın, zamanla tekrar geri dağıtmak üzere, kolayca alabilmesidir. Atmosferin de sığası çok büyüktür ve havada çalışırken, zor ve gereksiz bir topraklama çabasına girişmek yerine, ‘havalama’ yapmak çok daha kolay bir çözümdür. Yani, aşırı yükleri atmosfere vermek...
Vural Altın
Alıntıdır...
Link

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Soru ve Cevaplarla Kompanzasyon

Aktif Güç Nedir,Reaktif Güç Nedir

Sinusoidal AC dalga şekli, Tepe, ortalama, efektif(rms), değer tanımları...